TÜRKİYE CANIM FEDA


   
  CcC:::::::....:::::::...::::::ÜLKÜCÜYÜZ..::::..BİZ:::::...::::::::...:::::::::CcC
  Neden Bozkurt
 

NİÇİN KURT - NASIL KURT




Bozkurt, bozkırların mağrur ve başeğmeyen hayvanıdır. Ona asla boyun eğdiremezsiniz. Hiçbir zaman evcilleşmez. İnsanla dost olabilir; ama yalnızca o kadar. Asla köpek ya da bir başka hayvan gibi insana boyun eğmez, köle olmaz. Çünkü Bozkurt, özgürlüğe tutkundur. Bir köpek gibi sahibine bağlanıp bedava yemek için yaltaklanmaktansa, özgür bir biçimde açlıktan ölmeği yeğler. Yenilebilir, ama ezilmez. Öldürülebilir, ama diz çökmez. Avlanabilir, ama tutsak edilemez. O, hürriyetine aşıktır.İşte bunlardan ötürü Türkler, özgürlüklerinin timsali olarak Bozkurt'u kendilerine simge seçmişlerdir. Bozkurt, Türk bağımsızlığının ve Türk özgürlüğünün simgesidir. Türkler de, Bozkurtlar gibi özgürlüklerine vurgundurlar. Tarihe bir bakın; Türkler'in asla köleleştirilemediğini göreceksiniz. Orta Asya'dayken, Çinliler bunu yaklaşık 1500 yıl denemiştir; ama hiçbir zaman başaramamışlardır. Türkler'in tarihi, bir zaferler geçididir. Ama yenilgilere, bozgunlara, kıyımlara da uğramışlardır. Ancak, hiçbir zaman galibe boyun eğmemişlerdir. Boyun eğmektense yüzyıllardır yaşadıkları ata topraklarını bırakıp göç etmişlerdir; tıpkı bir kurtçasına. İşte, tarihteki büyük Türk göçlerinin ana nedenlerinden biri de, bu boyun eğmeme isteğinden kaynaklanan yeni ve başına buyruk yaşanacak yurtlar bulma dileğidir. Türkler'in bir kurt misali, boyun eğmeğip de ölümü yeğlemelerine tarihin karanlık sayfalarından, damarlarında Türk kanı taşıyan her kişiyi kıvançlandıracak ve yüreğini titretecek bir örnek:


Yıl MÖ 54. Hun yabgusu (yabgu, hunlar zamanında Türk hükümdarlarının imparatorluk sanıdır) Hohanyeh (MÖ 58-31) sıkıntılıdır. Çünkü, güneybatıdaki zengin toprakların elden çıkmasıyla devletin gelirleri azalmış, Çin'in kışkırtması sonucu yöneticilerin arası açılmıştır. Hohanyeh çare olarak Çin himayesine girmeği düşünür. Fakat, devletin sol kanadını yöneten kardeşi Çiçi Han buna şiddetle karşı çıkar. Başka bir devletin himayesine girmektense yok olmayı yeğlediğini söyler. Çıkan iç savaşta Çiçi, ağabeyi Hohanyeh'e üstünlük sağlar ve başkenti ele geçirerek Hun yabgusu olur. Çiçi Yabgu, dörtbir yana yaptığı akınlarla devletini güçlendirir. Çu ve Talas ırmakları arasında yeni bir kale-kent kurar (MÖ 41) ve kentin etrafını surlarla çevirir. Fakat, Hun Devleti'nin gücü, Çin'i telaşlandırır. Çinliler, büyük bir ordu ile kale-kenti kuşatırlar. Türk ordusu seferdedir. Kale-kentte yalnızca savaşçılar, tiginler (prensler) ve hanedan üyeleri olmak üzere toplam 1518 kişi vardır. Çinliler, Hunlar'dan teslim olmalarını isterler. Durum, kurultayda görüşülürken Çiçi yabgunun şu sözleri kale-kenti çınlatır ve torunları olan bizlere ulaşır:

''Boyun eğmeyeceğiz ! Çünkü bu, şan ve şerefle yaşamış atalarımıza karşı yapacağımız ihanetlerin en büyüğüdür ! Atalarımız bize, bu topraklarla birlikte özgürlük ve bağımsızlığı da emanet ettiler ! Savaşçılığımız ve atıcılığımızla, yabancıları titreten bir millet olduk ! Korumakla görevli olduğumuz bu emanetleri, adi bir yaşam uğruna feda edemeyiz ! Savaşçıların yazgısı, savaşta ölmektir ! Biz ölsek de kahramanlığımızın şanı yaşayacak, çocuklarımız ve torunlarımız öteki kavimlerin efendisi olacaktır !''
O gece tüm çeriler pusatlanıp atlarına binerler. Havada puslu bir dolunay vardır. Kale kapıları açılır ve MÖ 36'nın o puslu gecesinde 1518 Türk, yel götürmez Çin ordusunun üzerine bir sel gibi akar. Sonuçta 1518 Türk, ecelin acı şerbetini içer ama Türk bağımsızlığı bugüne değin sürer. İşte özgürlük ve bağımsızlığı feda yerine ölümü seçmek; Bozkurtçasına.

En eski Türk efsaneleri kurt ile başlar. Kurt, Türk mitolojisinin başlangıcı ve aynı zamanda en önemli motifidir. Bozkurtlar, öteki kurtlara benzemezler. Onlar sürü halinde dolaşırlar. Başlarında yaşlı ve deneyimli bir önder kurt bulunur ki bu kurda Eke Kurt adı verilir. Kurtlar, başka hayvanlar gibi sürünün en güçlü hayvanını değil, en deneyimli olan üyesini önder olarak seçerler. Tüyleri kırlaşmış ve gök olmuş bu önder kurtlar sürüyü çekip çevirir, yönetir, yiyecek bulmak için en uygun koşulları ararlar. Türkler, yaşlı ve deneyimli kurdun ardından koşan genç kurtlardan daha çok öndeki yaşlı, deneyimli ve yeleleri kırlaşmış Gök Kurt'a önem verirlerdi. En eski Türk efsanelerinden beri görülen gök kurtlar da yeleleri kırlaşmış, sürülerini usta bir komutan gibi yöneten, düşmanları şaşırtıp pusuya düşüren böyle kurtlardır. ''Gök'', hem sonsuzluğa uzanan göğü, hem de göğün kendi rengini anlatan bir deyimdir. Oguz Kagan dahi, yüzü gömgök olarak doğmuştur. Eski Türkler, Tanrı elçilerine de Gök Sakallı derlerdi. Gök Börü, Gök Kurt, Boz Kurt deyimleri de böyle bir ululuğu ifade eder.
Türkler, yeleleri kırlaşmış deneyimli ve öncü kurtlara önem verirlerken Moğollar'ın gözlerinde köpekler kutsallaşmıştır. Moğollar'ın öz mitolojilerinde egemen olan hayvan kurt değil köpektir. Fakat Moğollar, uzun süre Türkler'in egemenliği altında yaşamışlar, Türkler'den kültürel olarak yoğun bir biçimde etkilenmişlerdir. Bu etkileşimin sonucu olarak öbür kültürel unsurlarla birlikte Bozkurt'u da almışlar ve Cengiz Han'ın ataları arasına Bozkurt'u koymuşlardır. Ancak yine de, Moğol kültüründe Bozkurt çok önemli bir yerde değildir. Türkler de ise Bozkurt, destan - efsane - mitoloji - folklor derken hemen hemen her alanda ortaya çıkar. Çünkü Bozkurt tarihin derinliklerinden kaynaklanan bir ivme ile Türk kültüründe ayrılmamacasına yer edinmiştir.
İşte, bütün bu anlatılanlar Bozkurt'un Türklük için niçin'ini ve nasıl'ını açıkça ortaya koymaktadır. Bozkurt, Türk özgürlük ve bağımsızlığının timsali olarak, Türk kültürü ile bütünleşmiş bir biçimde, Türklüğün benlik ve belleğinde yaşamaktadır.

Damarlarında Bozkurt'u hissedebilen her Türk'e selam olsun.

 
  Bugün 1 ziyaretçi (22 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol